Özgürlük ve sorumluluk hayatımızda çok
önemli yeri olan iki kavram. Bu iki kavramın birbiriyle zıt düştüğü, kesiştiği
noktalarda başımıza ne büyük dertler açıldığını kendi hayatlarımızdan
biliyoruz.
Özgürlük-sorumluluk dengesi
bozulduğunda, hayatımız da yavaş yavaş raydan çıkar. İşimizde, özel
ilişkilerimizde, aile yaşamımızda, arkadaşlık, dostluk bağında da bu kural
değişmez. Özgürlük ve sorumluluk bizi ayakta tutacak şekilde dengede olmalıdır.
Hepimizin hayatında çözümlenmemiş
şeyler vardır. Huzur ve dengede yaşamak için zıt eğilimleri birleştirmeyi
amaçlarız. Böylece dengeyi bulmaya gayret ederiz. Farkındaysanız denge
kelimesini çok kullanıyorum. Çünkü bu kavramları uzlaştıracak tek şey
kuracağımız dengedir.
En geniş anlamıyla sorumluluk, bir
insan ya da durum karşısında uygun tepkiyi gösterme becerisidir. Özgürlük ise
temel anlamda herhangi bir bağlılığa karşıyken, sorumluluk ise bunun tam tersi
gibi görünebilir gözümüze. Oysa ki, hem özgürlüğümüzü, kendi sınırlarımızı
korumak hem de sorumluluklarımızı yerine getirmek mümkün. Hatta bunun çok kolay
ve zevkli olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki bu, insana inanılmaz özgüven kazandıran bir durum. Sorumluluk,
bizim hayat yolculuğumuz içinde üzerimize düşen görevleri yerine getirmemizi
sağlar. Aynı zamanda bizi hayatın içinde aktif tutan bir unsurdur. Sanırım
hiçbir işimiz ve sorumluluğumuz olmasa, hayattan kopar ya da kendimize olmadık
sorumluluklar icat ederiz. Bu, insanın doğasında var.
Diğer taraftan, değersizlik,
yetersizlik duygusu taşıyan ve sürekli olarak kabul edilme, onaylanma kaygısı
olan insanlar, tatmin duygusunu yaşayabilmek için özgürlüklerinin sınırlarını
çiğneyip/çiğnetip bu dengeyi aleyhlerine olacak şekilde bozabiliyorlar. Tabi zorunlulukların
olduğu durumlar da var. Elbette bu durumları göz ardı etmiyorum. Bu istisnai
durumlarda yapılacak en iyi şey mevcut durumu kabullenip, varsa alternatif
çözümlere ve deneyimin altında egemen olan duyguya odaklanmak. Diğer bir
ifadeyle deneyimin asıl kaynağına…
Bunların dışında kişi kendi
sınırlarını koruyor, karşısındaki kişilerin sınırlarına riayet ediyorsa
özgürlük-sorumluluk dengesinin bozulması çok olası değil. Bu sınırı korumak
konusunda ise bize yardımcı olan şeylerin başında “Hayır” kelimesi geliyor. Tabi
bu kelimeyi her önünüze gelen yerde kullanın demiyorum. Dengeyi kurabilen
sınırı da fark eder zaten. Hayatımızda önemli yer kaplayan iki kelimenin -evet/hayır- hakkını verin
lütfen. Asıl sihir bu iki kelimede.
İlişkilerde de en çok sıkıntı bu iki
kelimenin yerinde kullanılmamasından kaynaklanıyor
aslında. İlişkilerimizi yürütmek , yalnız kalmamak, dışlanmamak vs. gibi bir
çok şey için özgürlüğümüzden taviz verebiliyoruz. Bu dengeyi koruyamamaktan korktuğu
için partner ilişkisinden kaçınan insanların sayısı hiç de az değil. Bu durumu
salt partner ilişki açısından da düşünmemek gerekir. Arkadaşlık, ebeveyn , eş ,
çocuk , iş vb. ilişkilerde de söz konusu kavramlar birbirinden bağımsız gibi
görünse de aslında aynı mantık çerçevesinde işliyor.
Özgürlük, yaratanın insan bahşettiği
en güzel duygulardan biri. Tüm dini öğretilerde/öğretilerde üç aşağı beş yukarı
insanın özgürlüğüne üstüne basa basa
vurgu yapılır.Kişi seçimlerinde özgürdür ve bunu göre değerlendirilir.Çünkü
burada da önemli olan insanın kendisine
ve diğer insanlara olan sorumluluğunu özgür seçimleri çerçevesinde ne kadar yerine
getirip getirmediğidir. Deneyim bu yolla oluşur ve paha biçilmezdir.
Öte yandan bir insana kendi özgürlük
sınırını aşacak şekilde sorumluluk yüklenmesi ya da bir insanın bu ölçüde sorumluluk
alması bir nev’i seçim hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Bu da her öğretide
şiddetle karşı çıkılan bir durumdur. Zira bu durum tekâmüle engel teşkil eder.
Her insanın tekamül etmek/gelişmek
için bir ruh planı vardır. Siz kendi özgürlük alanınızı çizin ve bu sınırı
aşmayacak şekilde gereken sorumluluklarınızı yerine getirin. Bırakın insanların
ne düşündüğünü. Mutlu ve huzurlu olup
olmadığınızı bilecek tek kişi sizsiniz. Herkesin deneyimini kendine bırakın. Siz
sadece kendinize bakın. Bunu söylemden sorumluluktan kaçın anlamını çıkartmayın.
Ama sizin kişilik sınırlarınızı aşacak, özgürlüğünüzü uç noktada tehdit edecek
şekilde de davranmayın.
Sevgiyle kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder