9 Aralık 2018 Pazar

ÖZGÜRLÜK VE SORUMLULUK




            Özgürlük ve sorumluluk hayatımızda çok önemli yeri olan iki kavram. Bu iki kavramın birbiriyle zıt düştüğü, kesiştiği noktalarda başımıza ne büyük dertler açıldığını kendi hayatlarımızdan biliyoruz.
            Özgürlük-sorumluluk dengesi bozulduğunda, hayatımız da yavaş yavaş raydan çıkar. İşimizde, özel ilişkilerimizde, aile yaşamımızda, arkadaşlık, dostluk bağında da bu kural değişmez. Özgürlük ve sorumluluk bizi ayakta tutacak şekilde dengede olmalıdır.
            Hepimizin hayatında çözümlenmemiş şeyler vardır. Huzur ve dengede yaşamak için zıt eğilimleri birleştirmeyi amaçlarız. Böylece dengeyi bulmaya gayret ederiz. Farkındaysanız denge kelimesini çok kullanıyorum. Çünkü bu kavramları uzlaştıracak tek şey kuracağımız dengedir.
            En geniş anlamıyla sorumluluk, bir insan ya da durum karşısında uygun tepkiyi gösterme becerisidir. Özgürlük ise temel anlamda herhangi bir bağlılığa karşıyken, sorumluluk ise bunun tam tersi gibi görünebilir gözümüze. Oysa ki, hem özgürlüğümüzü, kendi sınırlarımızı korumak hem de sorumluluklarımızı yerine getirmek mümkün. Hatta bunun çok kolay ve zevkli olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki bu, insana inanılmaz  özgüven kazandıran bir durum. Sorumluluk, bizim hayat yolculuğumuz içinde üzerimize düşen görevleri yerine getirmemizi sağlar. Aynı zamanda bizi hayatın içinde aktif tutan bir unsurdur. Sanırım hiçbir işimiz ve sorumluluğumuz olmasa, hayattan kopar ya da kendimize olmadık sorumluluklar icat ederiz. Bu, insanın doğasında var.
            Diğer taraftan, değersizlik, yetersizlik duygusu taşıyan ve sürekli olarak kabul edilme, onaylanma kaygısı olan insanlar, tatmin duygusunu yaşayabilmek için özgürlüklerinin sınırlarını çiğneyip/çiğnetip bu dengeyi aleyhlerine olacak şekilde bozabiliyorlar. Tabi zorunlulukların olduğu durumlar da var. Elbette bu durumları göz ardı etmiyorum. Bu istisnai durumlarda yapılacak en iyi şey mevcut durumu kabullenip, varsa alternatif çözümlere ve deneyimin altında egemen olan duyguya odaklanmak. Diğer bir ifadeyle deneyimin asıl kaynağına…
            Bunların dışında kişi kendi sınırlarını koruyor, karşısındaki kişilerin sınırlarına riayet ediyorsa özgürlük-sorumluluk dengesinin bozulması çok olası değil. Bu sınırı korumak konusunda ise bize yardımcı olan şeylerin başında “Hayır” kelimesi geliyor. Tabi bu kelimeyi her önünüze gelen yerde kullanın demiyorum. Dengeyi kurabilen sınırı da fark eder zaten. Hayatımızda önemli yer kaplayan iki kelimenin  -evet/hayır- hakkını verin lütfen. Asıl sihir bu iki kelimede.
        İlişkilerde de en çok sıkıntı bu iki kelimenin yerinde kullanılmamasından  kaynaklanıyor aslında. İlişkilerimizi yürütmek , yalnız kalmamak, dışlanmamak vs. gibi bir çok şey için özgürlüğümüzden taviz verebiliyoruz. Bu dengeyi koruyamamaktan korktuğu için partner ilişkisinden kaçınan insanların sayısı hiç de az değil. Bu durumu salt partner ilişki açısından da düşünmemek gerekir. Arkadaşlık, ebeveyn , eş , çocuk , iş vb. ilişkilerde de söz konusu kavramlar birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında aynı mantık çerçevesinde işliyor.
          Özgürlük, yaratanın insan bahşettiği en güzel duygulardan biri. Tüm dini öğretilerde/öğretilerde üç aşağı beş yukarı insanın özgürlüğüne  üstüne basa basa vurgu yapılır.Kişi seçimlerinde özgürdür ve bunu göre değerlendirilir.Çünkü burada da  önemli olan insanın kendisine ve diğer insanlara olan sorumluluğunu özgür seçimleri çerçevesinde ne kadar yerine getirip getirmediğidir. Deneyim bu yolla oluşur ve paha biçilmezdir.
         Öte yandan bir insana kendi özgürlük sınırını aşacak şekilde sorumluluk yüklenmesi ya da bir insanın bu ölçüde sorumluluk alması bir nev’i seçim hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Bu da her öğretide şiddetle karşı çıkılan bir durumdur. Zira bu durum tekâmüle engel teşkil eder.
            Her insanın tekamül etmek/gelişmek için bir ruh planı vardır. Siz kendi özgürlük alanınızı çizin ve bu sınırı aşmayacak şekilde gereken sorumluluklarınızı yerine getirin. Bırakın insanların ne düşündüğünü. Mutlu ve  huzurlu olup olmadığınızı bilecek tek kişi sizsiniz. Herkesin deneyimini kendine bırakın. Siz sadece kendinize bakın. Bunu söylemden sorumluluktan kaçın anlamını çıkartmayın. Ama sizin kişilik sınırlarınızı aşacak, özgürlüğünüzü uç noktada tehdit edecek şekilde de davranmayın.
              Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder